Şu göğsümde saklı duran o kadar çok ilim var ki: Ah! onları taşıtacak erler bulabilsem.
Emir'ül Mü'minin Hz. Ali(KV)
NEDEN HASALEVİ???
Bu İnternet sitesi yıllardır eziyet gören, ezilip, horgörülüp ve hatta "KAFİR" diye nitelendirilip "KATLEDİLMESİ HELALDİR" gibi fetvalar alan ama inancı ve EHL-İ EYT SEVGİSİ UĞRUNA yolundan dönmeyen ve şuan bizlerin burada olmasına vesile olan El-Hüseyin ibin Hamdan El-Hasibi ve 51 Öğrencisi Anısına hazırlanmıştır... ONLARI SAYGIYLA ANIYORUZ...
HÜSEYİN BİN HAMDAN EL-HASİBİ
El Hasîbi (k.a.r) kimdir
Ebu Abdilleh El Hüseyin Bin Hamdan El Hasîbi (k.a.r.) hicri 260 miladi 874 yılında bir rivayete göre Mısır’da diğer bir rivayete göre Irak’ın Vâsıt ve Küfe şehirleri arasında bulanan Cenbela’da dünyaya gelmiştir. (Biz El Hasîbi’nin doğduğu yerin Mısır olduğu rivayetine daha fazla itibar ediyoruz.) Mensup olduğu Hamdan ailesi ilim irfan ve fazilette ün salmış bir ailedir. Babası İslamî ilim ve fıkıhta zamanının bilginleri arasında sayılıyordu. İlk tahsilini babasının yanında alan El Hasîbi (k.a.r.) on bir yaşındayken Kur’an-ı Kerim’i ezberledi. Yetiştiği ev sürekli alimlerin ve fakihlerin uğrak yeri, ilim meclislerinin eksik olmadığı bir meskendi. Kendisi evlerinde ve başka yerlerde kurulan ilim meclislerini hiç kaçırmaz ilim yolunda her türlü fedakârlığa katlanırdı. Çok genç yaşta olmasına karşın Kur’an-ı Kerim’i ezberledikten sonra sarf, nahv, beyan, bedi, mantık, felsefe ve tarih ilimlerinde otorite sayılabilecek konuma geldi. Hac farizasını on beş yaşındayken eda etti.
Dinî fıkıh ve şerî ilimlerini babasının dostu olan, zamanının büyük allamesi muhaddis, fıkıh deryası Esseyyid Ebu Mummed Abdullah Bin Muhammed Elcennan Elcenbelani (k.a.r.) den aldı. ( ElCenbelani hicri 235 miladi 849 yılında doğmuş hicri 287 miladi 900 yılında vefat etmiştir.) Esseyyid Elcenbelani (k.a.r.) Ehlibeytin 10,11 ve 12. İmamları (a.s.) zamanında yaşamış ilim ve feyizleriyle yoğrulmuş yüce bir şahsiyettir. Yılın belli dönemlerinde ilim peşinde ve dostlarıyla bir araya gelmek için Mısır’a ziyaretler yapardı. Bu ziyaretlerinin birisinde dostu Şeyh Hamdan ElHasîbi’yi de (k.a.r.) ziyaret eder. Şeyh Hamdan Esseyyid Elcenbelani’den oğlu Hüseyin’i Cenbala’ya beraberinde götürmesini ve dinî fıkıh ve ilimleri kendisine öğretmesini rica eder. Bunun üzerine Esseyyid Elcennan ElHasîbi’yi (k.a.r.) Cenbela’ya beraberinde götürür. ElHasîbi (k.a.r.) kısa bir süre içinde hocasının en gözde talebesi olur. (1)
Seyahatleri:
El Hasîbi (k.a.r.) üstadı El Cenbali’nin en gözde talebesiydi. İlim ve irşat konusunda akranlarından çok üst düzeydeydi. Hocasının hayatında bile müritleri ve talebeleri vardı. Hocasının vefatından sonra Cenbela’daki medresenin sorumluluğu kendisine geçti. Ömrünün tümünü ilim ve irfan için harcayan El Hasîbi’nin ocağına dünyanın her tarafından kendisine akın eden talebeleri sayesinde ünü bütün İslam âlemine yayılıyordu. Hocasından sonra kısa bir süre Cenbela’da ikamet ettikten sonra şöhretinin kendisinden önce ulaştığı Abbasilerin başkenti Bağdat’a intikal eder. Bağdat’ta Cenbela’daki gibi ilim dergahı kurar. Bağdat’ta kaldığı yirmi beş yıl gibi uzun süre içinde hayatının en yoğun dinî faaliyetlerini icra eder. Dergahında Ehlibeyt ilimleriyle yoğurup yetiştirdiği birçok müridi olmuştur. (2)
Hululî, vahdeti vücut felsefesine inanıp dinî usul konusunda aykırı fikirlere sahip olan El Hüseyin El Hallac gibi birçok mutasavvıfla Bağdat’ta ilmî muhavere ve münazaralar yaptı.(3) Bu münazaraların hepsinde muzaffer olan Hasîbi’ye bu sayede kıskançlıklar oluşmaya başladı. Kıskançlıkların boyutu iftiralara kadar vardı. Karmıtîlik (4) inancına mensup olduğu iftirası bir süre zindanlarda hapsedilmesine neden oldu. El Hasîbi’nin Karmıtîlik gibi batıl inançlarla ve buna benzer iftiralarla ilgisinin olmadığı faziletleri ve kerametleri sonucu anlaşılınca serbest bırakıldı. Kendisinden af ve özür dilendi. Zira El Hasîbi’nin masum olduğunu batıl inançlarla yaptığı mücadeleden, eserlerinden ve kendisi hakkında söylenen rivayetlerden anlamak mümkündür. Bağdat’ta katlandığı bunca meşakkatten sonra kısa süreliğine Ehlibeytin öğretilerini öğretmek ve faziletlerini yaymak amacıyla Halep’e geçer. Aynı amaçla oradan Şam’a seyahat eder. Ehlibeyt öğretisini yaymaya çalıştığını öğrenen Emevi kalıntıları kendisine tuzak kurup öldürmek isterler. Bunun üzerine Kufe’ye gider. Hicri 333 yılında Seyfüddevle’nin Halep’e girip Hamdanî devletini kurmasıyla El Hasîbi (k.a.r.) Seyfüddevle’nin yanına Halep’e geri döner. Seyfüddevle El Hasîbi’ye çok büyük değer verdiğinden müridi ve talebesi olur. El Hasîbi (k.a.r.) hicri 346 miladi 957 yılındaki vefatına kadar Halep’te sevilen yüce bir insan olarak yaşar.